29 Nisan 2010 Perşembe

Mourinho'nun Meydan Okuması


Çok konuşulacak yarı final maçlarının ardından son finalist İnter de Madrid biletini cebine koydu. Barcelona'nın oynadığı total futbol, Messi'nin Maradona ile kıyaslanırken yükselttiği alçakgönüllüğü, katalanların tüm dünya üzerindeki sempatiklikleri bir araya geldiğinde tüm dünyada Barça destekleyicilerin sayısının çok daha fazla olduğu, buna karşın özellikle anti-Barcelona timi olarak Barça'nın Barnebau'da kupa kaldırmasından endişe eden Real Madrid taraftarları ve her ne kadar agresif açıklamaları,abartılı sevinç gösterileri ile kendinden nefret ettirse bile taktiksel deha olarak en iyiler listesinde krallık tahtının en kudretli varisi Jose Mourinho sayesinde İnter'i destekleyenlerin dilekleri birbiriyle çakışırken futbol izlemek için tv başına geçen futbolseverler bu iki maçla oldukça tatmin olmuşlardır.

Guus Hiddink'in geçen sene Stamport Bridge'de kılpayı kaçırdığı Barça'yı eleme şansına geçen seneki şansını kaybeden Mourinho sahip oldu. Özellikle Barcelona sempatizanları oynanan total-göze hoş gelen- futbolun da etkisiyle rakip takımın oynadığı defans futboluna nefretle bakmaları oldukça doğal, fakat futbol gerçeklerini göz önüne aldığımızda oynadığı 4-3-3 ile efsanevi 1970lerin Hollanda milli takımını andıran Barcelona'ya karşı 90 dakika hücum yapıp kazanmak mümkün değil, bunu yapanların daha önce kaç fark yediklerini hepimiz gördük. Tartışmasız şimdiki en iyi futbolcu olan Messi'nin bu maçlardaki katkısı da yadsınılmaz.Geçen senenin yarı finalinde Chealsea yine bir müthiş taktisyenin etkisiyle,Guus Hiddink, turu geçmenin eşiğine gelmiş,oynadığı kapalı defans futboluyla Barcelona'ya çok futbol oynama imkanı vermemişti.90.dakikada müthiş bir maç çıkaran Lampard'ın korner dönüşünde geri gelememesi ile kontratakta ceza yayında boş kalan İniesta'nın şapka çıkarılacak şutu ile turu geçen taraf Barcelona olmuştu. O maç adeta Barcelona geçilecekse yol,yordam gösterme açısından kılavuz olmuştu. Her ne kadar tepki toplasan da seyir zevki vermese de defans futbolu oynayacaktın, Barcelona'nın önde kurulan defansına karşı kontratak ile tek santrafor ile gol bulacak,skoru korumaya yanaşacaktın. En önemlisi bunları yapabilecek üst düzeyde fiziksel mücadele veren futbolcuların olacak,kaleci ve önündeki defans dörtlüsü hatasız oynayacak, ön libero pozisyonundaki futbolcun Messi gibi bir yıldızı susturmayı başarabilecekti.Barcelonanın %60lardaki topa sahip olma yüzdesine karşı, tüm sahayı parselleyen pas trafiğine karşı poziyonunu koruyup topa basmayı başarabilecektin ve bunu 90 dakika hatta +uzatmalarda yapma becerisini gösterebilecektin.Bütün bunları yapmak her yiğidin harcı değil elbette...

Dün Motta'nın ilk yarıda atılmasıyla iyice geriye çekilip ilk maçtaki 3-1lik galibiyetin avantajıyla turu geçmeye niyetlendi. Defans futbolundan nefret eden futbolseverlerin dün Mourinho üzerinden İnter'e kızdıkları aşikar, fakat burada bir parantez açmak gerekirse dünkü defans futbolu önceki modellerinden oldukça farklı olduğunu düşünüyorum.2004 avrupa şampiyonasında Yunanistan'ı kupaya götüren Otto Rehhagel'in oynattığı futbol çok daha sıkıcı, tepki toplayan bir anlayıştı.Dünkü İnter'in futbolu müthiş bir mücadele örneğiydi, Etoo ile
Milito'nun kanatlara çekilip egolarından arınmış forvet oyunculuğundan mücadeleci bir orta sahaya dönüşümlerini zevkle izledik. İdeal ikilisi Motto-Cambiasso'nun bozulmasına rağmen direnci düşmeyen İnter orta sahası Sneijder,Milito,Etoo gibi hücum ağırlıklı üç oyuncusunu oyundan çıkarken gösterdikleri mücadelenin etkisiyle sarfettikleri efor yüzlerinden okunuyordu. Bu üç oyuncunun çıkmasıyla oyuna giren biri defans iki orta saha oyuncusuyla iyice geriye çekilen İnter'in planlarını Pique'nin golü son dakikaları korku filmine dönüşmesine yol açtı.
Özellikle maç spikeri İlker Yasin ve Hikmet Karaman'ın yorumlrı bizlerin ne kadar skora endeksli konuştuğumuzu gösterdi.Dünkü maçta İniesta'nın yokluğuyla pasların toplandığı dağıtıcı adam rolüne soyunan Xavi'yi etkisiz olmakla suçlayan yorumcularımız golde pique'ye attığı ara pasla umarım haksız çıktıklarının farkına varmışlardır.Dünkü maçta sorun pas dağıtımında değil İnter'in yağtığı defansın da etkisiyle etkisiz kalanileri üçlüdür. Dün Guardiola'nın beklenenin aksine Yaya Toure yerine İbramovic'i çıkararak defanstaki Pique'nin attığı golle haklılığı gözler önüne serildi. Stoperin fiziksel gücünü forvette kullanma anlayışını daha önce süper ligde Ertuğrul Sağlam'ın 3-2yendikleri maçta o yağmurlu ağır zeminde Ömer Erdoğan'ı forvet olarak oyuna alması, Rjkaard'ın Ali Sami Yen'deki 3-2 bitmesine rağmen elendikleri Galatasaray-Antalyaspor maçında 80den sonra Servet'in forvete alması...Guardiola'nın bu hamlesi de maçın ikilisi tarafından B planı olmamakla suçlamalarını da düşürmüş oldu. Bu kadar skora göre konuşmak nedir? Takım aslanlar gibi top yaparken kimin ihtiyacı olur ki B,C planlarına...Eğer müthiş işleyen A planınız varsa onda ısrar etmekten daha doğal bir şey yoktur.

Son olarak Barcelona'yı geçerek kupa kazanmış kadar sevinen İnter camiasında daha önce de bir çok versiyonunu gördüğümüz abartılı Mourinho sevinçleri başlığında yeni bir paragraf açıldı. Mourinho'nun maç sonunda tribünlere yönelik yaptığı sevinç şovuyla birlikte artık rahatça dile getirilen Real Madrid&Jose Mourinho birlikteliği yavaş yavaş etkili bir kontrat ile adı konulacağını varsaymak yanlış olmaz.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Sitede Online Bulunma Süresi